ölüm tanrısı tarafından sürüldüğüm bu çöl....
bitmeyen gün batımları ve doğumları..
karanlık.aydınlık.karanlık.aydınlık.karanlık..
insanlık,en büyük paradoksu,yaşamın devamını gözden kaçırmış.
günbatımında karşıma çıkan çıplak dişi,uyuttuğum cinsel duygularımı uyandırmak için çaba bile harcamadı.onu bu yüzden sevmiştim.
aslında onu hiç sevmedim.
o hiçbir zaman var olmadı...

11 Eylül 2009 Cuma

banka soygunu yapan iki gangsterin gözyaşları

dar sokağın ortasından yavasça ilerledi.20 metre ileride ana cadde vardı. arabalar caddeden hızla geçip gidiyorudu. sokağın sonunda bekleyen arkadaşına doğru yaklaştı. cebinden salem paketini çıkarıp bir tane sigara yaktı.belinde silahı,elinde siyah iş adamı çantası, gözünde gözlüğü ve şık takım elbisesi ile tam bir gangster olduğunu düşünüyordu.ama çantanın gereksiz bir gangster eşyası olduğunu bilmiyordu. arkadaşının yanına ulaştı ve

"merhaba"
dedi. arkadaşı da tıpkı onun gibi giyinmişti. 5o li yılların siyah beyaz televizyonlarında haber sunan spikerlere benziyorlardı. good night and good luck

ana caddeye çıktılar ve sağa döndüler.50 metre ileride soyacakları banka kendilerine gülümsüyordu. soygun planının son kez üzerinden geçtiler ve bankaya girdiler.
bankanın geniş bir holü vardı. ikisi de holün ortasına geldi ve silahını çıkardı

"eller yukarı bu bir soygundur!"

diye bağıracakları sırada üzerlerine üçer tane polis atladı. ikiside neye uğradıklarını şaşırmıştı. polisler onları sırtüstü yere yatırmış kelepçeliyorlardı. ikisinin de aklından "nasıl bildiler,ne yapacağımızı nereden anladılar" gibi sorular geçiyordu. bilmedikleri ise, 2. gangsterin kız arkadaşı, yediği sürekli dayaklardan dolayı sevgilisinden nefret ediyordu ve sevgilisinin planını polise anlatmıştı.

Gangsterler, başları önlerinde, polisler arkalarında bankanın kapısından çıkarlarken, ikisinin de gözlerinden birkaç damla yaş aktı. önce burnun yanından geçti, sonra da ağıza doğru gelemeden yere düştü.

Hiç yorum yok: